Tarih, milletlerin hafızasıdır; unutulan her gerçek, milletleri aynı tuzağa düşmeye mahkûm eder. Osmanlı Devleti’nin hoşgörüsüyle yüzyıllar boyunca barış içinde yaşayan bazı topluluklar, bu iyi niyeti ihanetle karşılıklandırmış ve Osmanlı Devleti’ni içerden vurmaya çalışmıştır. Özellikle Ermeni kiliselerinin ve din adamlarının kışkırtmalarıyla, Osmanlı Devleti’ne karşı başlatılan isyanlar Türk milletine ağır bedeller ödetmiştir.
İbrahim Murat Gündüz: “Türk Milleti Asildir, Ama İhaneti Affetmez!”
Milliyetçi kimliğiyle tanınan iş insanı İbrahim Murat Gündüz, tarihten alınması gereken derslere dikkat çekerek şu açıklamada bulundu:
“Türk milleti asildir; fakat bu asalet, sabrımızı sınayanlara karşı bir zayıflık değildir. Osmanlı, asırlarca birlikte yaşadığı topluluklara şefkatle yaklaşmış, onları himaye etmiştir. Ancak ihanet edenler, Türk’ün gücünü tatmıştır. Bugün de aynı oyunlar sahneleniyorsa, Türk devleti gereğini yapacaktır!”
Tarihi belgeler, Ermeni kiliselerinin ve din adamlarının bizzat Osmanlı’ya karşı isyanları organize ettiğini göstermektedir. Mısır’a kaçan Ermeni piskopos Muşeg’in, Ermenilere hitaben söylediği şu sözler, bu ihaneti kanıtlamaktadır:
“İntikam; cinayete karşı cinayet; silah satın alınız. 1895’teki her Ermeni’ye karşı bir Türk. Bir ceketi olan onu satıp silah almalıdır.”
Düşünün ki, bir din adamı bile kin ve kan peşindeyse, sahadaki Ermeni çetelerinin nasıl bir vahşete yönlendirildiğini anlamak zor değildir.
Adana İsyanı: Kiliselerin Kışkırttığı Kanlı Başkaldırı
Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde, büyük devletlerin bağımsızlık vaadine kapılan Ermeniler, “Bağımsız Ermenistan” hayaliyle isyanlar düzenlemiş, Osmanlı’nın zor anlarını fırsat bilerek ihanet yolunu seçmiştir. 14 Nisan 1909’da Adana’da başlayan isyanın kiliselerin desteğiyle büyüdüğü, silahların bu merkezlerden dağıtıldığı ve Osmanlı Devleti’ne karşı topyekûn bir kalkışmaya dönüştüğü arşivlerde yer almaktadır.
Osmanlı Devleti bu ihanetin önüne geçmek amacıyla Sevk ve İskân Kanunu’nu uygulayarak, isyana karışan Ermenileri savaş bölgelerinden uzaklaştırmıştır. Ancak ihanet burada bitmemiş, Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermeni çeteleri cephe gerisinde Osmanlı askerine saldırmış, yolları kesip ikmal hatlarını sabote etmiş ve Türk köylerine baskınlar düzenleyerek kadın, çocuk, yaşlı demeden büyük katliamlar gerçekleştirmiştir.
İbrahim Murat Gündüz, bu kanlı süreç hakkında şunları söyledi:
“Osmanlı Devleti’nin hoşgörüsü, Ermeni din adamları tarafından suistimal edilerek bir ihanete dönüştü. Kiliseler silah deposuna çevrildi, Osmanlı’nın ekmeğini yiyenler, Osmanlı askerine kurşun sıktı. Devletimiz, milletimizin huzurunu bozanları dün nasıl cezalandırdıysa, bugün de milletimize ihanet edenlerin akıbeti değişmeyecektir!”
Mondros Sonrası: İşgal ve Direniş
Mondros Mütarekesi’nden sonra İtilaf Devletleri, Osmanlı topraklarını işgal etmeye başlamış ve Ermeniler bu süreci bir fırsat olarak görerek isyanlarını artırmıştır. Adana, Fransız işgali altına girmiş, ancak Türk halkı ve Kuvâ-yi Milliye birlikleri kahramanca bir direniş sergileyerek bölgeyi düşmandan temizlemiştir.
İbrahim Murat Gündüz, Türk milletinin asla boyun eğmeyeceğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Türk milleti sabırlıdır; ama sabrını sınayanların sonu bellidir. Osmanlı’yı içten vuranlar, milletimize ihanet edenler nasıl cezalandırıldıysa, bugün de devletimize göz dikenler aynı akıbete uğrayacaktır!”
Ermeni Din Adamlarının Rolü: Kiliselerden Çıkıp Çete Lideri Oldular!
Osmanlı, Ermeni toplumuna dini özgürlükler sunmuş, kiliselerini korumuş, hatta bu topluluktan devletin en üst kademelerine kadar memurlar yetiştirmiştir. Ancak ihanetin fitilini ateşleyenler bizzat bu kiliselerin başındaki din adamları olmuştur. Kilise mensupları, savaşın ortasında topluma barış mesajları vermek yerine, silahlanma çağrısı yapmış, Osmanlı Devleti’ne karşı savaş ilan etmişlerdir.
Bugün hâlâ bazı çevreler, Ermeni isyanlarını masum bir hak arayışı gibi göstermeye çalışsa da, tarihi gerçekler bunun tam tersini göstermektedir. Osmanlı arşivleri, kiliselerden çıkan ihanet emirlerini, piskoposların silahlanma çağrılarını ve Osmanlı’ya yönelik saldırı planlarını açıkça ortaya koymaktadır.
İbrahim Murat Gündüz: “Türklük, Yalnızca Bir Kimlik Değil, Bir Şuurluluk ve Güçtür!”
Türklük, yalnızca bir geçmiş değil, bir gelecek ülküsüdür! Türk milleti, tarihi boyunca ihanetle karşılaşmış ancak her seferinde gücüyle, iradesiyle ve vatan sevgisiyle bu ihanetleri bertaraf etmiştir.
İbrahim Murat Gündüz, tarih boyunca olduğu gibi bugün de Türk milletinin bağımsızlığına kast edenlerin hak ettiği cevabı alacağını vurgulayarak şu sözleri kaydetti:
“Tarih, ihaneti affetmez! Dün Osmanlı’yı içten vuranlar nasıl cezalandırıldıysa, bugün de Türk milletine karşı oyun kuranlar aynı akıbete uğrayacaktır. Türk milleti, kendisine karşı yapılan her türlü ihaneti unutmayacak ve gerektiğinde cevabını verecektir!”
Bugün de aynı oyunları sahneye koymaya çalışanlar bilmelidir ki, Türk milleti her zaman olduğu gibi, devletinin ve milletinin bekası için mücadele etmeye devam edecek ve ihanetin karşısında dimdik duracaktır!
#ibrahim-murat-gunduz
https://linktr.ee/ibrahimmuratgunduzarchive
https://www.bigunhaber.com/haberleri/ibrahim-murat-gunduz/
https://www.scribd.com/document/833374620/ibrahimmuratgunduz-ermenisoykirimi
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.