Büyük Hun İmparatorluğunun zayıflaması, bölünmesi ve Çinin beşinci kol faaliyetlerinin Hunlar üzerindeki etkileri.
Büyük Hun İmparatorluğunun, Teoman, Mete ve Lao-Şang dönemindeki hızlı yükselişi, Kün-Çin döneminde durarak gerileme sürecine girmiştir. Çin’in kendi iç çatışmaları ve siyasi çalkantılarına son vermesi ve gerek askeri, gerekse siyasi reformları hayata geçirmesiyle birlikte güçlenmiş, geçmişte Hunlarla yapılan savaşlarda aldığı ağır zararları tolare edebilmek için farklı bir yol izlemeye başlamıştır.
Çin, bu döneme kadar askeri açıdan yerleşik ve ağır yaya savaş kuvvetleriyle hareket etmekteydiler. Hun birlikleri ise tamamen atlı süvarilerden oluşuyorlardı ve çok hızlı hareket ediyorlardı. Çin önce askeri sistemini Hun birliklerine göre yapılandırarak süvari düzenine geçti ve daha önce ağır yenilgilerle sonuçlanan savaşlarda Hun birliklerinin uyguladığı askeri stratejilere önem vermeye başladılar.
Askeri ve siyasi reformların yanında, Çin prensesleriyle Hun kağanları ve kağanların soylarından gelen boyların önemli payitahtlarıyla evlenmeleri sağlanarak Hunların iç dinamikleri üzerinde siyasi oyunlar oynamaya başladılar. Böylelikle Hun kağanlarının çocuklarına Çin isimleri verilmeye başlanmış ve Çine yakınlaşması sağlanmıştı. Çin prenseslerinin yanında bulundurulan koruma birliklerinin içerisine yerleştirilen politikacılar vasıtasıyla da kağanlar birbirlerine kışkırtılıyor ve iç çatışmalar doğruluyordu.
Tüm bunların yanında, Hunlarda süregelen Cenk ve Savaşçı güruh, Çin ile yapılan ticaret ile ülkeye sokulan Lüks mallar ve özellikle ipeğin kullanımıyla birlikte yerini sefahat ve lüks yaşantıya alışmış bir saray yönetimine bırakmaya başladı.
Bu süreç, Çinlerin giderek güçlenmesi, Hunların ise iç çatışmalar ve sefahatle zayıflayarak gücünü kaybetmesine yol açtı. Artık yapılan savaşlarda Çin hanlığı üstün gelmeye ve kaybettikleri toprakları geri almaya başladılar.
Bu süreç, Kün-Çin döneminde başlamış ve Hohanye-Çiçi dönemine kadar devam ederek, M.Ö. 54 yılında İmparatorluğun bölünmesiyle sonuçlanmıştır.
Kün-Çin / Çün-Çin / Kung-Sin Dönemi (M.Ö. 160-126)
Lao-Şang’ın oğlu Kün-Çin, babasının ölümünden sonra veliahtı olarak tahta geçti ve hükümdar oldu. Kimi tarihi kaynaklarda Çün-Çin, Çün-Çen, Kung-Sin olarakta geçmektedir. Bu ifade farklılıkları farklı dillerde telafuz edildiği için bazı harf farklılıkları doğursa da aynı kişi olduğu sabittir.
Kün-Çin, 34 yıl gibi çok uzun bir süre yönetimi elinde bulundurarak Büyük Hun İmparatorluğu boyunca en uzun süre yönetimi elinde bulunduran hükümdardır. Kün-Çin dönemi, Hun İmparatorluğunun yükselişinin sona erdiği dönem olarak da bilinmektedir. Hükümdar olduğu dönemde Hun İmparatorluğu, Hazar Denizinden Japon Denizine kadar uzanan dünyanın en büyük İmparatorluğu durumundaydı. Çin’in Lao-Şang döneminde başlattığı reformlar ve beşinci kol faaliyetleri bu dönemde kendisini göstermeye başladı.
Hem Türk boyları, hemde Tunguz, Moğol boyları arasına nifak tohumları ekerek iç çatışmaları başlatan Çin, özellikle genç hakanlarının Çinli prenseslerle evlenmelerini sağlayarak, prenseslerin koruma ordularıyla birlikte İmparatorluğun içerisine soktuğu politikacılar vasıtasıyla Kün-Çin’in oğullarını ve diğer hakanları birbirlerine kışkırtıp iç çatışmalar doğurmayı başardı. Tüm bunların yanında İmparatorluğa ticaret yoluyla giren ipek ve lüks eşyalarla, o güne kadar savaşlar ve cenklerle haşır neşir olan Hun kültürüne sefahat ve lüks yaşantıyı empoze ederek savaşçı ruhun zayıflamasını sağladılar.
Devam eden Hun – Çin savaşlarında da, gerçekleştirdiği reformlarla güçlenen Çine karşı kaybedilen savaşlar İmparatorluğun zayıflamaya başlamasına yol açtı. İpek yolunun Çinin yönetimine geçmesi ve Bazı Moğol ve Tunguz boylarınında zayıflayan Hun İmparatorluğunun yönetiminden çıkmasıyla gücü zayıflayan Hun İmparatorluğu, bu dönemden sonra düşüş sürecine girmeye başladı.
34 yıl yönetimi elinde bulunduran Kün-Çin, devraldığı Dünya İmparatorluğunu zayıflamış ve iç karışıklıklar içerisinde veliahdına devretti. Bu dönemden sonra Hun yönetimi kısa süreli, iç ve dış karışıklıklarla yönetilmeye başlandı.
Çöküş Süreci ve Kısa Süreli Yönetimler (M.Ö. 126-56)
Kün-Çin döneminde başlayan iç karışıklıklar ve Çin’in güçlenmesi süreci hızlanarak İmparatorluğun küçülmesi ve taht kavgaları hızlandı. Hun hakanlarının evli oldukları Çin prensesleri vasıtasıyla artık hun hakanları ve prensleri Çince isimler alıyor, Çin kültürüne göre yaşayarak asimile olmaya başlamıştı. Çöküş süreci olarak ayırdığımız bu 70 yılda, 10 kez yabgu değişmiştir. İç karışıklıklar nedeniyle veliahtlar arasındaki kavgalar kısa süreli yönetimlerle sonuçlanarak Hun İmparatorluğunu yıkılma sürecine getirdi.
Bu kısa süreli yönetimler genellikle aynı hataların tekrarı olduğu için ayrı ayrı incelemeyeceğiz. Yönetimde bulunan hükümdarlar ve hüküm süreleri aşağıdaki gibidir ;
M.Ö. 126-114 İti-Sie / İçisiye
M.Ö. 114-105 Uvey / Vu-vey
M.Ö. 105-102 Vuşiluır / Usuliuusilu
M.Ö. 102-101 Çülihu / Kiuliuhou
M.Ö. 101-96 Çüdihu / Tsietiheu)
M.Ö. 96-85 Hulugu
M.Ö. 85-68 Hounyenti / Huandi
M.Ö. 68-60 Çüan-çu / Khuyluy
M.Ö. 60-58 Üven / Güydi
M.Ö. 58-56 Khukhasie
(Tarih kaynaklarında, isimler telafuz farklılıkları nedeniyle farklı yada çeşitli olabilmektedir. Kaynaklarda geçen farklı isimler ayrıştırılarak verilmiştir)
Hohanye – Çiçi Dönemi ve Hun İmparatorluğunun Bölünmesi (M.Ö. 54)
Hohanye – Çiçi dönemi, Türk tarihinde çok önemli yeri olan ve beklide bugünlere ulaşmamızı sağlayan yegane öneme sahip bir dönem olmuştur.
Hohanye ve Çiçi, Khukhasie nin iki oğluydu. Çiçi, Hohanyeden yaşca büyük olmasına rağmen İmparatorluğun sağ yabgusu Hohanye idi. Hohanye, ağabeyi Çiçi ye göre daha makul ve zayıf karakterli biriydi. Çiçi ise, ataları Teoman ve Mete gibi savaşcı güruha sahip, teslimiyeti kabul etmeyen bir karakterdeydi.
Hun İmparatorluğu, yaklaşık 100 yıldır küçülmekteydi. Buna rağmen halen önemli bir coğrafyaya hükmediyordu ve disiplinli ordusuyla önemli bir güç durumundaydı. Ancak tarihinin en parlak dönemini yaşayan Çin hanlığı, Hun üzerinde baskı kurmuş durumdaydı.
Çin karşısında zayıf düşen Hun İmparatorluğu, Hohanye idaresinde varoluş mücaledesi sürdürmekteydi. Hohanye, bu baskılara daha fazla dayanamayacağını anladı. Çin ile barış yapmak , gerekirse Çin himayesine girmek düşüncesindeydi. Bu düşüncesi çok tepki çeksede Sağ Bilge Kağan durumundaki Hohanye, bu kararında ısrar ederek Çine gitti ve amacı doğrultusunda iyi ilişkiler kurmaya çalıştı. Ağabeyi Çiçi ye göre, Hohanye artık yabgu olamazdı. Yönetimi eline aldı ve imparatorluğun başına geçti. Hohanye – Çiçi ayrılığı imparatorluğu ikiye bölmüş, Çiçi yönetimindeki hunlar Batı Hunları (Güney Hunları), Hohanye yönetimindeki Çin idaresine girmiş hunlar ise Doğu Hunları (Kuzey Hunları) olarak ayırmıştı (M.Ö.54). 10 yıl kadar İmparatorluk iki ayrı Yabgu tarafından ayrı ayrı yönetildi. M.Ö. 44 yılında, Hohanye Çin ile bir anlaşma imzalayarak taraflardan birinin saldırıya maruz kalması halinde diğer tarafın desteklemesini kabul etti.
Çiçi, imparatorluğun yönetimini elinde bulundurduğu 18 yıllık dönemde güçlenerek bölgesindeki pek çok cephede savaştı. Kuzeydeki Kırgızları yönetimi altına aldı, batıda Vusuların üzerine yürüyerek bu bölgeyi tehdit olmaktan çıkarttı. Güney doğuda Çinin üzerine yürüyerek çoğu savaşı kazandı. Çiçi’nin amacı, batıya doğru ilerlemek değil Çinin üzerine gitmekti. Bu doğrultuda bulunduğu coğrafyada güçlenerek Çin ile mücadeleye hazırlandı.
Bu dönemde Hohanye, Çinden aldığı destek ile Çiçi nin üzerine akın hazırlığına girdi. Çiçi, güçlenmesine ve büyümesine rağmen halen Çin karşısında zayıf bir güç durumundaydı. Çiçi, saldırıyı Çinden bekliyordu ancak saldıran kardeşi Hohanye’ydi. Bu saldırı, Çiçi nin Batı Türkistan bölgesinden dönüşünde gerçekleşti. Üstelik Çiçi, Batı Türkistan dönüşünde soğuk hava şartları nedeniyle çok sayıda askerini kaybetmiş ve sayıları ordu bile sayılamayacak kadar azalmıştı. Gelebilecek bir saldırıya karşı Kırgızistan bölgesinde bir kaleye konuşlanan Çiçi, hiç beklemediği bir şeklide kardeşi Hohanyenin kuşatmasıyla karşılaştı. Çin destekli büyük bir orduyla gelen Hohanye, sayıları 1500 kadar olan Çiçi ordusuyla 2 gün boyunca savaştı. Bu savaşta Çiçi, tüm askerleriyle birlikte son nefer ölünceye dek savaştı ve askerleri gibi kendiside bu savaşta öldü.
Artık Hun İmparatorluğu bölünmüş, üstelik Hun Kültürüne sahip son yabgu olan Çiçi ve Batı Hun İmparatorluğuda yıkılıp, Doğu Hun İmparatorluğununda Çin idaresi altına girmesiyle Büyük Hun İmparatorluğu dönemi sona ermişti.
Çiçi idaresindeki Batı Hun İmparatorluğunda yaşayan Hunlar, daha sonra Hohanye idaresindeki Doğu Hun’a katılmayıp bölgede kaldı ve bölgede bulunan Siyenpilerin baskıları sonucu Hazar Denizine doğru itildiler. Doğu Çin ise daha sonra Kuzey Hunları ve Güney Hunları olarak ikiye bölünerek tarih sahnesinden silindi ve İmparatorluk bünyesinde yaşayan Hunlar ise bulundukları coğrafyaya dağılarak asimile oldular.
Kaynak adres : http://www.turktarihim.com/Büyük_Hun_İmparatorluğunun_Bölünmesi.html