1561 tarihinde Osmanlı İmpratorluğu, Kıbrıs‘ı topraklarına katmıştır. Adadaki yerli nüfusa dokununulmamış ve de 400 yıla yakın bir zaman dilimi içinde adada dikkat çekici bir hadise yaşanmamıştır. Osmanlı’nın çöküş dönemini her alanda yaşadığı 19.yy içinde, Kıbrıs adası elimizden çıkmıştır. Ruslara karşı alınan seri yenilgiler neticesin de nihayetinde yaşanan “93 Harbi” Rusların; İstanbul’un tam kalbine doğru hızlı ilerleyişi diğer dünya kuvvetlerini harekete geçirmiş; özellikle Britanya’nın müdahalesiyle taraflar anlaşma yoluna gitmişlerdir.
İşte Kıbrıs adası da bu anlaşmanın diyeti olarak Britanya’ya savaşsız, mücadelesiz terk edilmiştir. 1960 yılına kadar bölgede süren İngiliz hakimiyeti yerini, Türkiye’nin ve Yunanistan’ın garantörlüğünde kurulan yeni bir düzene terk etmiş olsa da İngiltere’nin bölgedeki etkinliği devam etmiştir. Gerçekleştirilen Zürih ve Londra Antlaşmalarıyla Türkiye’nin ve Yunanistan’ın hareket serbesti çizilmiş ve adada doğabilcek statüko dışı davranışlar (Rum ve Türkler’in belirtilen sınırlar dışında hak aramaları) her iki devlete de müdahele hakkı tanımıştır.
Adada rumların “enosis” yapılanması neticesinde giriştikleri terör eylemleri Türk tarafını zora sokmuş, artan Rum saldırılarının önüne geçmek için 20 Temmuz 1974 ‘de adaya çıkartma yapılmıştır.