Fransız İhtilali‘nin evrensel etkileri, dönemin büyük imparatorluklarını oluşturan onlarca etnik gruba yeni bir manifesto olmuştur. İnsan merkezli vatandaşlık haklarının değiştirilemez hükümleri Fransız Monarşisi alt edilerek yasallaştırılmış bir anlamda halkın geniş katılımıyla ve geliştirilmiş Demokratik haklarıyla Cumhuriyetler Dönemi‘nin kıvılcımı atılmıştır.
Fransız İhtilali, Osmanlı İmparatorluğu‘nu gerileme dönemini tamamlayarak yıkılış dönemine girdiği tarihlerde yakalamıştır. Artık Avrupa’nın üstünlüğünü kabul eden Osmanlı, çareyi Avrupa uygarlığını tanımakta görmüş; bizzat yenilikçi Padişahlar eliyle artık köhneyen imparatorluk cihazlarının yenilenmesi amaçlanmıştır.
3.Selim dönemiyle 19.yy’ın hemen başında girişilen İslahat hareketleri kesintilerle de olsa Osmanlı’nın tarihten çekildiği yıllara kadar sürmüş, bu sefer bayrağı Atatürk ve ekibi devralarak modern Türkiye’nin inşasına başlanmıştır.
İstibdadın kronolojisini değerlendirirsek Osmanlı döneminde Padişah eliyle yürütülen yenilikler daha sonra mahiyet değiştirmeye başlamış özellikle Jön Türkler adıyla klişeleşen Meşrutiyet yanlıları 2.Abdulhamiti hedef almışlardır. Nihayetinde Avrupai askeri okulların ilk mezunları önderliği eline alarak İttihat ve Terakki adıyla cemiyetleşerek 2.Abdulhamitin Meşrutiyeti kabulünü sağlamışlardır. Osmanlı İmparatorluğu’nu kurtarmak amacıyla, güdülen çeşitli fikri ve dini metodlar (Osmanlıcılık, İslamcılık) başarıya ulaşmazken, Fransız İhtilali‘nin dinamo gücü olan Milliyetçi öncüler yaklaşık 100 yıl sonra imparatorluğu kurtarmada başvurulan zorunlu metodolojiye dönüşmüştür.
Türkçülük adı altında Türk aydın ve devlet adamları gözünü bu sefer Anadoluya çevirmişlerdir. Gerçekten de ulusal mücadelemizin dayanak noktası haline gelen Milli benlik, asırların çürütüp kuraklaştırdığı Anadolu üzerinden yükselerek bugünkü Türkiye Cumhuriyetiyle bütünleşecektir.